Aileden ayrılıp ilk defa şehir dışına okumaya gidecek kişilerin dikkatine…
Öys sisteminden Öss devrine geçilen yıllar…
Fen mi ? Eşit ağırlık mı ? Sosyal mi ?
Senden seçim yapmanı beklerler, daha kendini tanımadan.
Matematiğin iyiyse sen bence fen seç cümleleri başlar. Bir başkası için sen çok
kitap okuyorsun bence sen fen seçme gibi.
Seçersin olmaz. Evet olmaz.
Sene kaybedersin, dershane parası, tekrar çalışma derken
yükün ağırlaşır.
Bu sefer olmaya yakınsındır, sana iyi üniversitelerin iyi
bölümleri sunulmaya başlar fakat tek sınav hakkın vardır. O gün gelir başın
ağrır. Türkçe paragraf sorularında, kafanı eğdiğin için sümükle imtihanı olur
çoğu kişinin bilen bilir. Hem millete hem sana eziyet gibi gelir.
Hedef puanın en az 30 puan altında kaldığını bilirsin
çıkınca ve dersin ki olmadı İstanbul.
Olmadı İstanbul…
Üzülerek dersin belki bunu ama yıllar sonra da iyi ki olmadı
diyebilirsin.
Aile ile yaşayan, sistemini hem ailesi hem de kendisi için
bozmayan insana kader değiştirtecek an olur. Sonuçlar açıklandığında tam tahmin
ettiğin aralıkta bir üniversite sana merhaba demiştir. Ve yola koyulursun.
Devlet yurdu da çıkmıştır sana.
Bazıları tek bir bavulla ailesi yanında olmadan o odalara geçer. Bazıları çekirdek, bazıları ise geniş aile olarak gelip, evlatlarını bırakırlar o kapının
önüne.
Ertesi gün olduğunda ise herkes yalnızdır. Yeni hayatlarının
ilk gününe merhaba derler.
Geniş ailem beni bıraktı, sonra gittiler. Odada benden önce
iki kişi gelmişti fakat odada değillerdi. Eşyalarımı yerleştirmeye başladım
bende. Derken valizin içerisinden bir zarf çıktı. Ağlayarak okudum. Sonrasında
yıllarca bu zarftan söz etmedim sanki hiç görmemiş gibi. Mezun olana kadar 4
yıl boyunca cüzdanımda sakladım. Mezuniyet diplomamı almadan bir gün önce anneme
bir zarf verdim. Bunu tam diplomayı aldığım ve elimi yukarı kaldırdığım zaman
aç ve oku dedim. İçerisinde 4 yıl önce bana yazdığı o mektup ve benim ona mezun
olmadan bir gün önce yazdığım bir yazı. Detaylarını yazmayacağım tabi size.
Mektubu okuyup hüzne kedere boğuldum o an, yanımda
getirdiğim gitarımı aldım.
Ranzanın üst tarafını seçmiştim. Gitar çalamıyordum, sadece Nilüfer’in
Caddelerde Rüzgar şarkısını tek telden çalmayı öğrenmiştim. Telefon açtım ve
bunu çaldım o gün. Çok ağladı bizimkiler 😊
Neyse duygusallıktan çıkarak, odaya Ninja kaplumbağaların
bir bir geldiği zamana akalım.
Önce Jesus geldi. Jesus 1.85 boylarında 55 kg yatağın yanında
duran 1 Lt CocaCola şişesinin %85 i sigara izmariti olan ilk insan. Sonra yıllarını
yurda adamış Elon..Sohbet koyulaştı.
Hatırlatma
Niteliğinde Bilgi:
Çocukluk yıllarımızın en sevilen çizgi filmlerinden biridir.
·
Kaplumbağalar Leonardo, Donatello, Rafael ve
Mikelenjelo.
·
Dört kaplumbağayı büyüten de bir fare, ‘’Usta
Splinter’’
·
Düşmanları Star Wars karanlık taraftan yeni
çıkan Shredder(Şiredır)
·
Shredder adamları domuz Bebop(Bibop) ve gergedan
Rocksteady(Raksdedi).
·
Shredder ve adamları emirleri, bir robotun
içerisinde yer alan bir beyinden alırlar.
·
Elbette ki haber muhabirimiz güzeller güzeli
April O’neal.
Muazzam ilginç karakterler. Tek tek incelemek uzun saatleri
bu yazıya dökmek demek. Ondan odağımız Ninja Kaplumbağa mantalitesinde olacak
aşağıda yazacaklarım.
…
Konu nereden ne şekilde geldiyse, acaba kapıdan içeriye
dördüncü olarak kim gelecekti diye konuşmaya başladık. Derken konu Ninja
Kaplumbağalara kadar geldi.
Sen kimdin? – Ben Mikelenjelo.
Sen? – Ben Donatello
Sen? -Ben Rafael
‘’Ya gelecek dördüncü
bu üçünden biriyim derse? ‘’
Leonardo olmak kolay değil çünkü. Herkes Leonardo olmak ister.
Oldum sanarsın. Sonra biri çıkar der ‘’Senin neren Leonardo’’.
Anladın mı?
Zor iş Leonardo olmak. Her Leonardo’yum diyene, biri çıkar
bunu der. Kolay iş değil.
He…ee.. Ama desen ki ben Rafael’im. Ha iyi tamam derler yani
anladın mı? Ya da Mikelenj.
April O’neal mesela Mikelenjelo ile güler eğlenir. Donatello’yu
şirket ve bilgisayar işlerinde, Rafael’i de sinirli diye pis işlerde kullanır. Başrol
için de Leonardo’yu seçer.
Çocuk filmi falan anlamıyorduk da var diyorduk bunda bir iş.
Leonardo aşkın prensi. Di Caprio.
…
‘’Ya gelecek dördüncü
bu üçünden biriyim derse? ‘’ de kalmıştık…
Kapı hafiften açıldı 45 derecelik açıyla…Göz göze geldik.
‘O an’
Dördüncü gelmişti. Kaşlarını hafif aşağıya doğru çatıp, kafasını
eğmişti ve bu eğiklikten gıdı oluşmuştu anlık suratında.
Tanıyor muyduk birbirimizi? – Hayır
Tanımıyor muyduk peki? -Bilmiyorum.
İçsel bir içgüdü ile kendimi ranzadan aşağıya tek hamle ile
attım. Kendimi saldım aşağıya tam bir Ninja kaplumbağa gibi yani. Aşağıya atladığım
gibi 270 derecelik bir açı ile dönerek yüzüne baktım.(Yandaki fotoğraf benzer bir oda neredeyse her şey aynı odada, atladığım açı bile aynı zihinlerinizde canlandırmak adına)
Ve dedim ki:
-''Sen Ninja
Kaplumbağalardan hangisisin?''
…
Düşün ki ilk defa yurt odasına giriyorsun. Ailenden,
arkadaşlarından, şehrinden ayrılmışsın. Ne olacak, nasıl insanlar ile
tanışacağım diye düşünürken kapıyı açıyorsun. Ve önünde ranzadan atlayarak sana
bu soruyu soran ben. ‘’Sen Ninja Kaplumbağalardan
Hangisisin’’
Çok kısa bir duraksamadan sonra…
+Hı..Ha..Hu..aa.Ha diyerek bir gülme ve ‘’Gel buraya…ya ben
nereye geldim diyerek gülümseyen ve bana sarılan biri’’
Daha komiği diğer üst ranzadakinin de bunun arkadaşı çıkması
tesadüfü. Sanki Yurtlar Kurumu Ninja Kaplumbağaları oluşturalım diye bizi
koymuş odaya.
Dedim bu Leonardo’ysa Leonardo, değilse mesela ben Rafael’im
tamam ben de Leonardo derim öyle bir ambiyans.
…
Bazı anlar vardır. Biri ile daha önce tanışmamışsındır, fakat
sanki yıllar öncesinden onu tanır gibisindir.
Ve zamanın süzgecinden beraberce geçmiş, anıları biriktirmiş
ve belki farklı bir hayatta o anılar ile gözlerimizi kapamışızdır. Farklı bir
paralel evrende tekrar karşı karşıya gelmişsinizdir belki.
O an onun için acaba tanıyor muyum? der gibi bakarsın. Hem dost
için böyledir, hem sevgili.
Ramiz Dayı olsa tam
şu anda şu ses tonuyla belki şöyle derdi: Ramiz dayı ses tonu ile değiştirerek
okursunuz ‘’Önemli olan Leonardo, Rafael,
Donatello, Mikelenjelo olmak değildir yeğen, önemli olan bir bütün olarak, her
birini ruhunda taşımak.’’
Evet.
Leonardo ya da Rafael olmak değil, bir bütün olarak dost
olabilmekti. Dostluğumuz hala sürmekte kapıdaki dördüncüyle. 16.yıla girdik
kardeş gibi kah Rafael, kah Leonardo, kah Donatello kah Mikelenjelo falan.
Bunun dışında daha bir sürü Ninja Kaplumbağa olan dostlarım oldu.
Onlar kendilerini çok iyi biliyor, farkındalar da.
Ve bu hikayeyi okuduklarında yıllar sonra Ninja Kaplumbağalardan
hangisi olduğumuz ya da olmadığımızın önemli olmadığını, bir bütünün değerli
olduğunu anlayacaklar.
Ez cümle;
Hem dostlukta hem ilişkilerde insanlar ‘’Ninja Kaplumbağa
mantalitesini’’ ruhlarına kazımalı.
Aklınıza kötülük gelirse mesela, önce Crank’ı hatırlayın (Makine’nin
içerisinde kötülere emir veren Beyin varya). Beyin eyleme geçmeden önceki düşüncelerinizdir.
Süzgeçten geçirin. Beyin’den sonra gideceği yer Shredder çünkü. Shredder eyleme
geçmek için gelişmedir. Ve eyleme geçmek için Schredder işlerini Raksdedi ve Bibap’a
yönlendirir. Ve işler onlara geldiğinde hep yanlış gider.
Ve geri dönülmez bir yanlışın içerisine girmiş olursunuz.
Karar sizin?
Sen Ninja
Kaplumbağalardan Hangisisin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder